Gemilerle Seyahat Eden Sözcükler – Onur Çalı

gemilerle seyahat eden sözcükler
gemilerle seyahat eden sözcükler

Onur Çalı’nın yeni deneme kitabı “Gemilerle Seyahat Eden Sözcükler”, Sia Kitap tarafından Ağustos 2023’de basıldı. Çalı’nın ilk deneme kitabı “Sonra Hayat” üzerine bir inceleme kaleme almıştım. O yazımı şuradan okuyabilirsiniz.

Kendimi iyi bir deneme okuru olarak görmüyordum, ta ki Onur Çalı’nın Parşömen’de 2015’de yayınlanmaya başlayan “Dünlükler” başlıklı denemelerini okumaya başlayana kadar. Çalı’nın denemelerinin sıkı bir takipçisi olduğumu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Çalı sayesinde birçok yazar, kitap, film ve müzik tanıdım. Çalı’nın denemelerinin eğitici bir tarafı olduğunu da bu şekilde deneyimledim.

Kitap iki alt bölümden oluşuyor: Gemilerle Seyahat Eden Sözcükler ve Vesikalık Fotoğraflar. Kitapta toplamda on yedi yazı yer alıyor.

Denemeler bir yazarın, okura gösterdiği en samimi yüzüdür. Bu sebeple bir yazarı tanımanın en iyi yolu denemelerini okumaktır. Tabii, şanslıysak ve o yazar denemeler yazıyorsa.

Ankara Üniversitesi’nde Kadın Çalışmaları ve Dinler Tarihi okuyan Onur Çalı’nın denemelerinde dinler, mitolojiler ve mitlerle sıklıkla karşılaşılır. Özellikle Eski Ahit ve Yeni Ahit bilgisi takdire şayandır.

“Evladını kurban etme mitosu, çok kadim bir mitostur. İsimler, çağlar, mekânlar, kurbanlar değişse de bu ritüelin meramı aynıdır: İnancın sınanması. İki veçhesi vardır bu sınamanın: Kurban edenin tanrıya olan bağlanışının sınanması ve kurban edilenin, kendisini kurban etmek isteyene olan bağlanışının sınanması.” (syf. 10)

Dinler hakkında kitaptan başka bir alıntı daha yapmak istiyorum. Dinlerin geleceğine dair oldukça gerçekçi bir tahmin olduğunu düşünüyorum: “Kaldı ki evrenin ve dünyadaki yaşamın nasıl oluştuğu bütün ayrıntılarıyla açıklansa bile hiçbir şey değişmez; dinler ölmez. Çünkü insanların masallara, mitolojiye, sözün büyüsüne her zaman ihtiyaçları olacaktır.” (syf. 16)

Dört öykü kitabı olan Onur Çalı’nın ister istemez yazmak ve yazarlıkla ilgili söyleyeceği sözleri de vardır. Yazmanın keyifli, yayımlatmanın sıkıcı olduğunu sıklıkla dile getiririm. Çalı’nın şu sözlerine kulak verelim: “Sait Faik’in bir hikâyesinde geçen ‘Yazmasam deli olacaktım’ lafını allayıp pullamayalım boşuna. Yazmanın büyüsüne öyle ya da böyle kapılmış olan herkes zaten bilir bu sözün eksikli olduğunu; insan, asıl yazdıkları yayımlanmıyorsa deliye döner.” (syf. 17)

Ayrıca yine bu kitapta da birçok yazara dair anı ve anekdotlar da yer alıyor. Sayfalar arasında sevdiğiniz yazarlarla karşılaşma ihtimaliniz oldukça yüksek.

Kitaptan son bir alıntıyla yazıyı bitirelim. “Bakın, Eduardo Galeano Kucaklaşmanın Kitabı’nda bizi, bugünümüzü anlatmış sanki:

Görevliler görevini yapmaz.

Politikacılar konuşur ama hiçbir şey söylemezler.

Seçmenler oy kullanır ama seçmezler.

Medya bilgilendirmez.

Okullar cahillik öğretir.

Yargıçlar, kurbanları cezalandırır.

Ordular, kendi vatandaşlarıyla savaşır.

Polisler, suç işlemekten suçla savaşmaya zaman bulamaz.

Kârlar özelleştirilirken iflaslar kamulaştırılır.

Para, insanlardan özgürdür.

İnsanlar nesnelerin hizmetindedir. (syf. 67)

 

Sia Kitap’a da kitabın anlamlı kapağı, kaliteli edisyonu için teşekkür edelim. Onur Çalı’nın deneme heybesinin bir sonraki doluşuna kadar Dünlükler’i takip etmeye devam edelim.


Sitede yer alan diğer incelemeleri okumak için tıklayınız: İnceleme

 

Nişanlı – Anton Çehov