Cixin Liu’nun Üç Cisim Problemi (The Three-Body Problem), bilimkurgu dünyasında özgün bir yer edinmiş, yaratıcı bir eser olmasıyla maruf. İlk kez 2008 yılında yayımlanan ve Hugo Ödülü kazanan yapıt, Çin bilimkurgusunu küresel sahnede öne çıkarmayı başardı. Karmaşık fizik teorileri, uzaylılarla temas ve insan doğasının en derin korkularına yönelik keşiflerle bezeli hikâyesiyle ve ismiyle gök mekaniğindeki “üç cisim problemi” olarak bilinen fiziksel soruna dayanarak hem evrensel ölçekte meselelerle temel bir sorunsal odağında değinmektedir.
Romanın temelinde insanlığın, başka bir medeniyetle karşılaşma ihtimali yer almakta. Çin Kültür Devrimi döneminde başlayan olayları dünya dışı bir medeniyetle yapılan iletişimin yıkıcı sonuçlarına bağlar. Romanın başkarakteri olan astrofizikçi Ye Wenjie, babasının devrim sırasında katledilmesine tanıklık et ve bu acı deneyim, insanlığa olan inancını sarmış, zihnini yaralamıştır. Daha sonra, gizli bir projede çalışırken Trisolaris adındaki bir medeniyete sinyal göndererek bu medeniyetin Dünya’ya yönelmesine yol açmıştır. Bahsi geçen olayın tetikledikleri ise roman boyunca devam eden etik ve ahlaki sorgulamalara zemin hazırlamaktadır: İnsanlık, kendi felaketini getirebilecek kadar ileri gidecek adımlar atabilir mi?
Cixin Liu, hikâyeye fiziksel bir problem olan “üç cisim problemi” ile derinlik kazandırmaktadır. Bahsi geçen problem, üç büyük kütlenin birbirini sürekli etkilemesiyle kaotik ve öngörülemez hale gelen bir sistemi tanımlamaktadır. Trisolaris gezegenindeki üç güneşin neden olduğu bu dengesizlik, medeniyetlerinin hayatta kalmak için mücadele etmesine yol açarak onları Dünya’ya yöneltir. Yapılan bu açıklama romanın bilimsel arka planı açısından önemli bir yer tutmaktadır.
Roman bilim ve teknolojiyi merkezine alırken, insana dair temel sorgulamaları da ihmal etmez. Ye Wenjie’nin aldığı kararlar, sadece bireysel bir travma değil, insanlığın varoluşuyla ilgili geniş çaplı sorulara kapı aralar: İnsanlar bilinmeyeni keşfetmeye çalışırken bu eylemler nelere mal olabilir ya da bilgi ve teknolojinin sınırlarını zorlamak, daima ilerleme anlamına mı gelir? Bu gibi sorularla anlatının felsefi yanını da geliştirir, zenginleştirir.
Bütün bunlar özelinde Üç Cisim Problemi, yalnızca bilimkurgu unsurlarıyla öne çıkan bir roman değil, insan doğası, etik sorular ve toplumsal meselelerle örülü olduğunu defaatle gösteren etkileyici bir anlatı. Trisolaris’in tehdidi karşısında insanlık, kendi sınırlarını zorlamaya başlar. Bu süreç, hem bir hayatta kalma mücadelesi hem de içsel bir yüzleşmedir. Trisolaris tehdidi, insanlığın kendi içsel korkularının da bir yansımasıdır.
Sonuç olarak Üç Cisim Problemi, Çin bilimkurgusunun Batı’daki eserlerden farklı bir perspektif sunduğu örneği olarak derin bir yapıt klansmanında değerlendirmesi olası bir eser. Cixin Liu, Çin’in tarihsel ve toplumsal dinamiklerini evrensel insan sorunlarıyla harmanlarken, özellikle Kültür Devrimi’nin toplumsal travmalarını romana başarıyla yedirir. Bu, eserin benzersiz atmosferini güçlendirir. Liu’nun bilimsel bilgiyle ördüğü zengin anlatısı, okuru hem entelektüel hem de duygusal bir yolculuğa çıkarırken, insanlığın evrendeki yerini ve bilimin sınırlarını sorgulatarak evrenin sonsuz gizemlerine dair derin düşüncelere sevk eder.
Sitede yer alan diğer incelemeleri okumak için tıklayınız: İnceleme