Kusura Ayna – Didem Kazan Sol

kusura ayna
kusura ayna

İthaki Yayınları’ndan çıkan “Kusura Ayna” öykü kitabı Didem Kazan Sol’un yayımlanan ilk öykü kitabı. 2022 yılında okurlarla buluşan kitapta on iki öykü yer alıyor.

Öykülerin öncelikle ayırt edici özelliklerinden bahsetmek istiyorum: Didem Kazan Sol’un öykülerine “meydan okuma öyküleri” diyebiliriz.

Bireyi sıkboğaz eden, hayatını yaşanmaz hale getiren toplumun tüm geleneklerine ve yapılarına karşı bayrak sallıyor öyküler. Ama bu bayrak sallama didaktik şekilde değil, zekice kotarılmış kurgularla ve diyaloglarla öyküye yedirilmiş.

Öykülerde dikkatimi çeken başka bir nokta ise büyülü gerçekçilik ve mizah her zaman öykünün bir noktasında okurun karşısına çıkıyor. Didem Kazan Sol’un öykü dili bu sayede çok daha zengin ve eğlenceli hale geliyor.

Son zamanlarda okuduğum öykücüler arasında, bilinç akışını bu kadar başarılı şekilde kullanan yazar azdır. Didem Kazan Sol özellikle kitabın ilk öykülerinde, bilinç akışı tekniğinin nasıl ustalıkla kullanılabileceğini gözler önüne sermiş.

 

Hazreti Patates ve Kusura Ayna

Kitapta yer alan ve en beğendiğim, iki öyküden bahsetmek istiyorum: Kitabın ilk öyküsü “Hazreti Patates”, Türkiye gibi sıkıntılı bir ülke için oldukça cesur:

“Şahitlik ederim ki patatesten başka ilah yoktur. Ve yine şahitlik ederim ki Halil, onun kulu ve elçisidir.” (syf. 18)

Kendini peygamber olarak gören ve patatese tapan bir başkarakterimiz var bu mizah dolu öyküde: “Ben patatese iman ediyorum ve onun elçisiyim. Şahitlik ederim ki patatesten başka ilah yoktur. Ve yine şahitlik ederim ki Halil, onun kulu ve elçisidir.” (syf. 19)

Kitaba adını veren “Kusura Ayna” öyküsü de başarılı kurgusu ve göndermeleriyle ustalık işi bir eser. Bir hükümdarla, diktatörle karşı karşıyayız bu eserde: “Babam, hükümdarın tahta çıktığı zamanları anlatırdı. ‘Bu kadar ileri gideceğini hiç tahmin etmezdik,’ derdi”. (syf. 43) Kulağa çok tanıdık gelmiyor mu?

“Yaşantısına ters olan her şeyi yasakladı. Usul usul yağan yağmur gibi değil, irili ufaklı dolu taneleri gibi yağdı kurallar üzerimize.” (syf. 44)

R harfini söyleyemeyen hükümdar bu harfi de yasaklar. R harfini söyleyemeyen başkarakterimiz tüm hayatı boyunca ezikliğini yaşadığı bu özellik sayesinde bir anda kariyer adımlarını zıplaya zıplaya çıkar ve hükümdarın danışmanı olur. Ancak bu mutluluğu çok uzun sürmez. Hükümdarın saçma sapan başka bir kararı hayatını tepetaklak eder.

 

Didem Kazan Sol, ilk öykü kitabı “Kusura Ayna”yla yeteneğini ve ustalığını okurlara gösteriyor. Şimdiden bir sonraki kitabını merakla bekliyorum.


Sitede yer alan diğer incelemeleri okumak için tıklayınız: İnceleme