Gün boyu, evin her yerini didik didik ettim; yok.
Yutmuş mu, diye kediye sordum; yok dedi.
Bebeğe sordum, sinirlendi kırıldı; ne işi olurmuş.
Sevgilime sordum, küfür etti; delirdin mi, dedi.
Delirmedim ki ben, dedim.
Sessiz bir şekilde düşündüm; nerede şu tuş?
Oturdum, düşündüm; nerede şu tuş?
Sordum kendime birçok kez; nerede şu tuş?
Tuş tuş diye diye diye diye evin dört bir köşesinde döndüm durdum.
Benim gerçek sevgilim eksik bir tuştur.
*
Son bir kez, bilgisqyqr mqsqsının qltınq iyice bir bqkıyorum; yok, yok, yok kqhrolqsıcq.
Hqlq klqvyemde o tuş eksik, hem de klqvyemin en önemli tuşu; qlfqbenin ilk hqrfi, elifi.
Yirmilik dişi çekilmiş bir yetişkin qğzı gibi duruyor klqvyem; çirkin, çqresiz ve bir o kqdqr dq gqrip.
Yeni bir klqvye qlmqlıyım; qmq yeni bir klqvyeye pqrq hqrcqmqyqcqk kqdqr cimri bir qdqmım.
Qslındq cimrilikten değil; qmq inqtçılıktqn yeni bir klqvye qlmqyqcqğım.
O tuşu bulqcqğım. Öyle sorumsuzcq qlıp bqşını gitmek neymiş onq göstereceğim. İllqki çıkqcqk bir yerlerden.
TDK, sqnq sesleniyorum: O tuşu bulqnq kqdqr benim için qlfqbenin ilk hqrfi: q. Bu böyle biline!
Bu qrqdq ben deli fqlqn değilim, böyle de biline!
Ruhşen Doğqn Nqr
Sitedeki diğer öyküleri okumak için tıklayınız: Öyküler