Ayrıntı Yayınları Bilimkurgu Dizisi, farklı bakış açılarına ve yenilikçi temalara sahip eserleri bir araya getirmeye devam ediyor. Dizinin on dördüncü kitabı olarak okurlarla buluşan Yürüyüş Pratiği, Güney Koreli yazar Dolki Min’in Türkçeye çevrilen ilk romanı olma özelliği taşıyor. Yürüyüş Pratiği, bu serinin ruhunu yansıtarak, bilimkurgunun sınırlarını zorlayan ve okura alışılmışın dışında bir deneyim sunan bir eser olarak öne çıkıyor. Dolki Min, gerçek kimliğini ve yüzünü saklayarak gizemli bir duruş sergiliyor. Röportajlarda ve sosyal medya paylaşımlarında her zaman maske takıyor.
Romanın ana karakteri olan Mumu, Dünya’da hayatta kalmaya çalışan bir uzaylı. Ancak, Mumu’yu klasik anlamda “masum bir uzaylı” olarak tanımlamak büyük bir yanılgı olur. Tam tersine, hayatta kalmak için her türlü yolu deneyen, kendi bedenini saklayarak ve cinsiyetini değiştirebilme yetisi sayesinde, insanları avlayan vahşi bir karakterle karşı karşıyayız. Mumu, internetin gizli köşelerinde kurbanlarını buluyor; erkek ya da kadın kılığına girerek insanları kendine çekiyor ve onlarla tek gecelik ilişkiler kuruyor. Ancak bu ilişkilerin sonunda, insanları öldürüyor. Etlerini yiyerek açlığını gideriyor.
Dolki Min, bu ürpertici hikâye aracılığıyla okurlara sadece bir hayatta kalma mücadelesini değil, aynı zamanda derin toplumsal eleştiriler de sunuyor. Yazar, Ursula K. Le Guin’in Karanlığın Sol Eli eserine saygı duruşunda bulunarak cinsiyet rollerini ve toplumsal normları sorguluyor. Mumu’nun bedenini ve kimliğini sürekli değiştirme yeteneği, okura farklı bir “öteki” perspektifi sunarken, toplumun yabancılara ve ötekilere nasıl davrandığını gözler önüne seriyor. Yürüyüş Pratiği, bilimkurgu türünün sosyolojik eleştiriler için ne kadar verimli bir alan sunduğunu bir kez daha gösteriyor.
Toplumsal Eleştiri
Romanın dili ve atmosferi, okuru içine çekerek gerilimi hissettiren bir yapıya sahip. Sıradışı bir varlık olan Mumu’nun gözünden dünyaya bakmak, yer yer ürpertici olsa da bir o kadar da düşündürücü. Yazar, bu kurgusal evrende toplumsal normları ve bireylerin kimliklerini derinlemesine ele alıyor. Dolki Min’in kullandığı sade ama vurucu dil, okuru sarsarak düşündürmeye yöneltiyor ve uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir etki bırakıyor.
Yürüyüş Pratiği, okuru yalnızca kurgu dünyasına çekmekle kalmıyor; aynı zamanda toplumsal normlar, cinsiyet kimlikleri ve ötekileştirme gibi derin konularda sorgulamalara davet ediyor. Bu yüzden, kitap bittiğinde merdivenleri çıkarken ya da kalabalık bir yerde dolaşırken, aklınıza Mumu’nun hayatta kalma mücadelesi ve onun gözünden bakılan dünya gelebilir.
Sitede yer alan diğer incelemeleri okumak için tıklayınız: İnceleme