“… Seyahat’in sayın yolcuları, kaptanınız yarım saat yemek ve ihtiyaç molası vermiştir. Teşekkür ederiz. Kişisel eşyalarınızı…”
Farklı sebeplerden dolayı yolcular, okulun son ders zilini duyan öğrenci telaşıyla otobüsten çıkma yarışına girmişlerdi. Sigaracılar, acıkmışlar, bacağı uyuşmuşlar, namaz kılacaklar… Hasan; bacağı uyuşmuşlar, beş-on dakika yürüyerek rahatlayacaklar grubuna dahildi. Sigara kullanmıyordu, acıkmamıştı ve ömrü boyunca hiç namaz kılmamıştı. Gerçi şoförün harikulade sürüşünden ötürü, birkaç kez Kelime-i Şahadet getirmek zorunda kalmıştı; ama o kadar, fazlası değil.
Dinlenme tesisinin etrafında biraz yürüyüp, insanları izledi. Sıkılınca hediyelik eşya dükkanına girip, içeride gezindi. Oradan çıkıp, korsan kitapçıya uğradı. Saatine baktı: Otobüsün kalkmasına daha on beş dakika vardı.
Açık havada biraz oturayım düşüncesiyle dinlenme tesisinin ön kısmına yöneldi. Ne yazık ki, bütün sandalyeler doluydu. Hatta bazı yolcular merdivenlere oturmuştu. Otobüse geri dönecekti ki, gözü boş masaj koltuğuna takıldı.
Bir anda kafasında bir ampul yandı: Gitti; siyah, devasa masaj koltuğuna oturdu. Kendisini Einstein gibi hissediyordu. Aklını kullanamayan salaklar yerde otururken, o süper zekası sayesinde rahat mı rahat masaj koltuğunda oturuyordu. Özgüveni tavan yapmışken:
“Lütfen bir lira atınız” diyen bir kadın sesi geldi koltuktan.
Korkmadı dersek, yalan söylemiş oluruz. Etrafa baktı, ona bakan yoktu. Nasıl ürktüğünü gören olmamıştı. Kendi kendisine güldü. On beş saniye sonra:
“Lütfen bir lira atınız,” sesi tekrar geldi. Çevrede hala ona bakan yoktu. Mahalle baskısı henüz oluşmamıştı. Acaba bir daha söyler mi, diye düşünürken ses bir daha geldi.
Herhalde üçten fazla söylemez derken, bir daha. Birkaç kişi ona bakıyordu. İkileme düşmüştü: Ya koltuğa bir lira atacak ve yenilgiyi kabul edecekti ya da inat edecek ve koltuğun sesli tacizine maruz kalacaktı.
Koltuk “Lütfen bir lira atınız” demeye devam ediyordu ve Hasan ile koltuk arasındaki keçi inatlaşması daha fazla yolcunun dikkatini çekmeye başlıyordu.
“Lan ne değerli bir liraymış, al sana bir lira, kes sesini” demek vardı; fakat o vakit, bir makineye boyun eğmiş sayılacaktı. Oturmaya devam ettikçe, ses yükseliyor gibiydi. Bir dakika sonra bağıra bağıra “Lütfen bir lira atınız,” demesinden korkuyordu.
Dayanamadı, kalktı. Birkaç kişinin gülümseyişine ve tebessümüne şahit oldu.
Hasan dandik bir masaj koltuğuyla yaşadığı bu mücadelenin ardından, bir gün yapay zekaya sahip olacak makinelerin insanlara neler yapabileceğini kara kara düşünerek, otobüsüne geri döndü.
*Rage Against The Machine müzik grubuna ithafen!
Sitedeki diğer öyküleri okumak için tıklayınız: Öyküler