
H.G. Wells ve Josef Stalin. İki deha: Biri bilimkurgu ve edebiyat, diğeri siyaset ve devrimci mücadele konusunda muazzam bilgi ve deneyime sahip. Bu iki parlak zekânın söyleşisini okumak bana kalırsa bizler için önemli bir fırsat.
Daha önce İngilizcesini okuduğum bu söyleşinin kitap halinde tekrar okuma şansı buldum. Ganzer Kitap bahsi geçen söyleşiyi H.G. Wells, “Liberalizme Karşı Marksizm”, Stalin ile Söyleşi başlığıyla kitaplaştırmış.
H.G. Wells, 23 Temmuz 1934 tarihinde Josef Stalin’le bir söyleşi gerçekleştirmiş. Wells’in Sovyetler Birliği’ne ilk gidişi değil bu. Wells ilk kez Sovyetler’e 1920 senesinde bir ziyaret gerçekleştirmiş; hatta bu ziyaretinde edindiği izlenimleri “Gölgeler İçinde Rusya” adıyla kitaplaştırmış. Ayrıca Wells devrim öncesinde 1914 senesinde de Çarlık Rusya’yı ziyaret etmiş.
Fabiancı vs Marksist-Leninist
Kitabın başlığı “Liberalizme Karşı Marksizm” olsa da bana kalırsa söyleşiyi okurken tam olarak Fabiancı bir sosyalistle bir Marksist-Leninist’in zihinsel mücadelesine tanık oluyoruz. Fabian Derneği üyesi H.G. Wells ve Marksizm-Leninizm’in sadık ve inatçı takipçisi Josef Stalin.
1884’te İngiltere’de kurulmuş olan Fabian Derneği, solcu bir düşünce derneğidir. Kapitalizmin evrimsel ve reformlar aracılığıyla sosyalizme geçişini amaçlar. İktidarı hedeflemez ve devrim arayışında değildir. Evrimci bir sosyalizm anlayışına sahiptir.
Şimdi kitaptaki birkaç örneği inceleyelim. Öncelikle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Roosevelt ile alakalı H.G. Wells’in tuhaf bir fikri var: Roosevelt’in politikalarının temelinde sosyalist içeriğe sahip olduğunu iddia ediyor. Stalin ise gayet net: “Roosevelt ya da çağdaş burjuva dünyasının herhangi bir lideri, kapitalizmin temellerini sarsacak ciddi bir girişimde bulunduğu vakit kaçınılmaz olarak mutlak yenilgiye uğrayacaktır.” (syf. 10)
Söyleşinin ilerleyen bölümünde Wells, sosyalist ve kapitalist dünyayı tek bir çizgide buluşturmayı hedeflerken okuru gülümseten bir söz dile getiriyor: “Bana göre ben, sizden daha solda duruyorum Bay Stalin; kanımca eski sistemin sonu da sizin düşündüğünüzden daha yakın bir gelecekte görünüyor.” (syf. 15) Ne yazık ki bu konuda da tarih, Wells’i haklı çıkarmıyor.
Stalin, Wells’in siyasi iktidar sorununu görmezden geldiğini dile getirirken; Wells, halkı ayaklanmaya çağırmanın ve şiddet kullanımını eleştiriyor. Bunun gibi birçok tatlı ama mühim atışma var eserde.
Burjuva medyası Stalin’i kafası basmayan, taşralı bir diktatör olarak nitelemeyi severken şu kısacık bir söyleşi bile Stalin’in ne kadar gerçekçi, ayakları yere basan ve bilgili bir lider olduğunu gözler önüne seriyor. Örneğin, Wells’e İngiliz tarihinden verdiği örnekler takdire şayan.
Stalin’le ilgili önyargılarınız varsa mutlaka okumanızı öneririm.
Sitede yer alan diğer incelemeleri okumak için tıklayınız: İnceleme




