Hepimiz başımızı yastığa koyduğumuzda uykumuzun geleceğini düşünürüz. Fakat çoğunlukla yatakta döner dururuz. Çünkü uyku, sandığımız kadar basit bir süreçten ibaret değildir. Neden uykumuzu alamıyoruz? Çevresel faktörler uykuyu olumlu veya olumsuz biçimde etkiler. Uzun süre uyku düzeninde bozukluk yaşayan kişilerde asabiyet, dikkat dağınıklığı benzeri rahatsızlıklar gözlemlenmiştir. Rahatsızlıklar yalnızca bunlardan ibaret değildir.
Her gece aynı saatte uyuma hissinin gelmesi uyku ile ilgili en sıra dışı bilgilerden biridir. Gece gündüze göre, dünyadaki diğer canlılarda olduğu gibi insan beyninde de uykuyu tetikleyen bir tür saat vardır.
Sirkadiyen Ritim: Dünya Bedenimizi Yönetiyor
İnsan beyninin zamanı algılamak için sahip olduğu birkaç yöntem vardır. Sirkadiyen ritim bu yöntemlerden biridir. Sirkadiyen ritim yirmi dört saatlik gece-gündüz döngüsüne göre ayarlanır. Gece olduğunda uyumamızı gün aydınlandığında uyanmamızı sağlayan sirkadiyen ritim denilen şeydir.
Biyolojik bir saat diyebileceğimiz sirkadiyen saate ülke değiştirdiğinizde bile yeniden ayak uydurabilirsiniz. Örneğin, Amerika’dan Avrupa’ya uçtuğunuzda jet lag yaşamanız oldukça muhtemeldir. Fakat endişeye mahal yok. Bedeniniz zaman içerisinde bulunduğunuz kıtanın gece-gündüz dengesine uyum sağlayarak önceki sirkadiyen ritminizi farkında olmadan değiştirir.
Sirkadiyen saat sadece insanlarda değil yeryüzünde yaşayan diğer canlılar da bulunur. Fotosentez yapabilen canlılar 3 milyar yıldır bu saati kullanarak oksijen üretiyor. Biyologlar henüz bu saatin neden ve nasıl geliştiğini çözebilmiş değil; fakat bu konu üzerinde birçok teori mevcut.
Bahsi geçen teorilerden birini şöyle özetlemek mümkündür: Tek hücreli bakterilerin iki farklı kimyasal işlemi gerçekleştirebilmek amacıyla enerji üretmesi gerekir. Siyanobakteri hücrelerinde, nitrojen sabitleme ve fotosentez işlemleri aynı vakitte yapılamaz.
Nitrojen sabitleme işleminden sorumlu nitrojenaz, oksijene karşı ileri derecede hassastır. Bu sebeple bakteriler, gündüzleri enerji üretmek için fotosentez yapmaktadır. Geceleri de nitrojen sabitleme işlemiyle enerji elde ederler. Bu işlemleri gerçekleştirmek için gece-gündüz oluşumunu takip etmek zorundalar.
Bir diğeri teori ise şöyledir: Aynı ortamda yaşayan canlılar yiyecek bulmak için birbirleri ile rekabet etmek zorundadır. Bu zorlu rekabeti ortadan kaldırmak amacıyla bazı canlılar gündüzleri beslenirken bazıları geceleri beslenmeyi tercih etmiştir. Ancak bunu yapmak için her iki grubun da yemek saatlerini anlaması için sirkadiyen saate ihtiyacı vardır.
Sebebi ne olursa olsun sirkadiyen saatin doğadaki tüm canlıları etkilediği kesindir. Bitkiler onun sayesinde çiçek açıyor, hayvanlar onun sayesinde ne zaman uyuyup uyanacağına karar veriyor. Mevsimsel sirkadiyen ritimlerden bile söz edebiliriz. Ayıların kış uykusuna yatacakları zamanı ve kış uykusundan uyanacakları zamanı bilmeleri bir rastlantı olamaz.
İnsanlarda sirkadiyen saat, beyinde nöronların günlük işlevini devam ettiren bölge olan SCN (suprachiasmatic nucleus) adlı bölümde bulunur. Bu bölge hasar görürse uyku dengemiz de bozulur. Fakat insanların uyuyamamasının nedeni SCN bölgesindeki bir hasar değildir. Uyuyamamanın gerçek nedeni SCN bölgesinde bulunan sirkadiyen saatin yani biyolojik saatin dengesinin bozulmasıdır.
Sirkadiyen Saatimiz Bozulursa Uyku Saatimiz de Bozulur
Geceleri uykumuzu yeterince aldığımızda sabahları fiziksel ve zihinsel olarak rahatlamış şekilde kalkarız. Gece yatmadan önce kafanızı kurcalayan sorunlar, sabahleyin çözümü daha kolay sorunlar olarak görünür. Tabii, bunun da bilimsel bir açıklaması vardır.
Siyanobakterilerin farklı kimyasal işlemleri günün farklı zamanlarında gerçekleştirerek enerji sağladığından bahsetmiştik. İnsanlar da aslında benzer bir şey yapıyor; sadece sebebi biraz farklı. Uyku esnasında, beynimizde bütün gün düşünmekten dolayı oluşan toksinler temizleniyor, beynin öğrenme kabiliyetine büyük etkisi olan hafıza onarımı gerçekleşiyor. Ayrıca, DNA’mızda meydana gelen hasarlar onarılıyor. Uyku sırasında pasif olduğumuz düşünülür; aksine uyanık olduğumuz zamanlardan farklı bir şekilde de olsa aktifizdir.
Yapılan bilimsel araştırmalar, uyku bozukluğu olan kişilerin obezite, depresyon, inflamatuvar hastalıklar ve kansere yakalanma ihtimalinin yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar uykusuzluk (insomnia) birçok hastalığa sebep olan bir uyku rahatsızlığı olsa da bu, geceleri uykunuzu yeterince almazsanız hasta olacağınız anlamına gelmiyor. Ancak uykusuzluk ile sağlık problemleri arasında güçlü bir bağ olduğunu da inkar edemeyiz.
Uyur-gezerlik, kâbus görme, huzursuz bacak sendromu uyku bozukluklarıdır. Fakat bunlardan hiçbiri dünyanın dönüşünden dolayı oluşan sirkadiyen saatle ilgili değildir.
Bedenimiz gece-gündüz oluşumuna uyum sağlayamazsa tüm vücut fonksiyonlarımız bu durumdan olumsuz olarak etkilenir. Örneğin, vardiyalı çalışan biri ya da kıtalar arası seyahat eden birinin jet lag olması bunun basit kanıtlarıdır.
Sirkadiyen saatimiz durduğunda beynimize toksin temizleme sinyali gönderemeyiz. Bu durum da kronik problemlerin ortaya çıkmasına sebep olur.
Uykuya Teslim Olma
Zor bir uyku süreciniz varsa bunun sebebi, genetik ya da nörolojik değil; muhtemelen çevresel faktörlerdir. Uykunuzu alamıyorsanız bunun sebebi, sirkadiyen saatinizin gece-gündüz döngüsüne uyum sağlamasına direnmenizdir. Bu durum çoğunlukla vardiyalı çalışan kişilerde görülür. Vardiyalı çalışan insanlarda kişi ayakta olsa da dışarının karanlık olması kişiye uyku sinyalleri gönderir. Bu durum gündüzleri dışarı çıkmayan kişilerde de görülebilir. Çünkü gün ışığı algısı oluşmadığında vücut döngüye daha zor uyum sağlar.
Her insanın uyku saati değişiktir. Her insanın farklı “kronotip”i vardır. Uyku uzmanı Till Roenneberg’in “Internal Time” adlı kitabında belirttiği üzere kimi insanlar erken saatlerde uyumayı tercih ederken bazıları sabahın erken saatlerine kadar uyanık kalıp gün ışığında uyumayı tercih eder.
Kronotip algısına göre kişinin kendini uyumaya zorlaması kişiyi yorar ve uzun dönemli tekrarları hastalıklara neden olur. İdeal olan kişinin uyku tarzına uymasa da uykusu geldiği anda uyumasıdır. Ancak ne yazık ki çoğu kişinin çalışma saatleri buna uygun değildir.
Sitedeki diğer ‘Kimdir Nedir?’ yazılarını okumak için tıklayınız: Kimdir Nedir?