
Melisa Parlak, söyleşi serimizin üçüncü konuğu.
Roket Bilimkurgu Öykü Dergisinin kadın kaptanı, Orm Fantastik Öykü ve Resim Seçkisi yayın kurulu üyesi ve Meltem Dağcı’yla birlikte hazırladığı Gezegenin Etrafındaki Kadınlar ve Tuhaf Bir Kıvılcım antolojilerinin derleyicisi. Şu ana kadar dört kitabı yayınlanan Melisa Parlak, şu sıralar atölyeler de vermeye başladı.
Korku, bilimkurgu gibi spekülatif kurgunun farklı türlerinde kalem oynatmayı sevmesiyle Melisa Parlak diğer yazarlar arasında fark yaratıyor diye düşünmekteyim.
SORU: Bilimkurgunun uçsuz bucaksız evreninde, bir yazar olarak hayal gücünüzü besleyen ve sizde kalıcı izler bırakan edebiyat eserleri mutlaka vardır. Peki, sizin için en unutulmaz olanları hangileri? Sizi en çok etkileyen beş yerli ve beş yabancı bilimkurgu eserini ve bu eserlerin sizde uyandırdığı düşünce ve duyguları bizimle paylaşır mısınız?
M.S. 2150 – Thea Alexander
M.S. 2150’yi ilk kez, şahane bir eş zamanlılıkla, Mülksüzler ile birlikte okumuştum. Bu kitap, zihnimde bugüne değin var olduğunu bilmediğim bahçeleri keşfetmeme sebep oldu. Belki klasik bilimkurgu okurları, spiritüellikle harmanlanan bu tersine ütopya kitabı ciddiye almayacaktır fakat M.S. 2150’nin, okurunu makro felsefenin dünyasına kadifemsi bir anlatıyla sürüklemesi beni heyecanlandırıyor. Uykuyu eksenine alan kitaplara kesinlikle zaafım var. Bkz. Uyku İmparatorluğu.
Uyku İmparatorluğu – Henri Frederic Blanc
Her bakımdan tatmin edici olsa da en çok da konusuyla övgüyü hak eden bir kitap Uyku İmparatorluğu. Kapitalizmin uyku üzerinden bir özeti. (Reklamlarrr: Bu kitabın kesinlikle Hıyar Hapı Meselesi ile birlikte okunması gerekiyor.) Doğanın, insanlığın nasıl sömürüldüğünün edebi bir haykırışı. Absürt ve psikolojik, bilimli bir kurgu. İkinci kısmında öngörülemez bir istikamete yol alıyor. Bkz. Kallokain.
Kallokain – Karin Boye
Saklı bir hazine olan Kallokain, ikinci yarısında kestirilemez istikametlere sapsa da, bence bilimkurgu-distopya romanları arasında daha çok okunmayı hak eden eserlerden biri. Kallokain’i bitirdikten sonra, yahut okumadan önce, mutlaka Karin Boye’nin yaşamına bakılmalı. Suçlar, kırık camlar teorisi ve ilaçlar! Bkz. Otomatik Portakal.
Otomatik Portakal – Anthony Burgess
Çocukluğumdan beri bildiğim ve hatta çoğu zaman maruz kaldığım Otomatik Portakal’ı bu listeye almak için haklı sebeplerim var. Kendine has argosuyla, ders olarak okutmalık bir kitap.
İtiraf etmek gerekirse, klasik bilimkurgu sevenlerin aksine ben çoğu zaman, kurguya hizmet eden bilimden hoşlanıyorum. Ve özellikle distopik evrenlerde bir şeyin ilacı söz konusuysa, o esere kesinlikle kayıtsız kalamıyorum! İlaçlar, deneyler, doktorlar ve yalnızlıklar. Bkz: Frankenstein.
Frankenstein – Mary Shelley
Frankenstein’ı küçük yaşlarda, okumam gereken zamandan çok önce okudum. Jack Nicholson’ın başrolünde oynadığı The Terror filmini de o dönemlerde izlemiştim mesela. Maruz kalırken hissettirdikleri kasvet bakımından çokça bağdaştırdığım bu iki gotik yapıtı zihnimde hep yan yana tutarım. Ayrıca yalnızlık, anlam arayışı, kontrolden çıkan bilimsel hırslar gibi detaylar kurguda beni hep etkilemiştir. Belki de bu yüzden bu listeye almam gerekiyordu. Fakat en önemlisi 1818 yılında, bir kadın tarafından yazılmış olmasıdır.
Dünyanın Öteki Yüzü – Meltem Dağcı
Dünyanın Öteki Yüzü kısa ama iz bırakan spekülatif öyküler toplamı. Yer yer gotik unsurları ve güçlü evrenleriyle insanı bir zihin girdabına çekiyor. Bitmeyen öyküleri zihnimde alternatif sonlarla tamamlamıştım. Mutlaka okunmalı.
Bir Androidden Öyküler – Nihan Sarı
Mimari ve atmosfer estetiğinin gücüyle ön plana çıkan bilimkurgu öyküleri gerçekten de okunmaya değer. Nostaljik tarafıyla beni büyülemişti. Kitaplığımın özel bir yerinde.
Gezegenin Etrafındaki Kadınlar – Kolektif
Klasik ve modern bilimkurgu öykülerini bir arada barındıran %100 yerli ve feminist spekülatif öykü seçkimiz Gezegenin Etrafındaki Kadınlar, zamana meydan okuyacak güçlü bir seçki. (Ben derlediğim için söylemiyorum, cidden öyle:) Distopya ve bilimkurgu öyküleri sevenler, yeni yazarlarla tanışmak ister diye düşünüyorum.
Rüyada Terakki – Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumi
Elimde olsa herkese hediye etmek isteyeceğim o kitap. Günümüz Türkçesiyle okuduğumdan mıdır bilmem, bu kez beni pek bi içine çeken bu eser için çağının ötesinde kavramı çok uygun olur. Bu versiyonuyla lisede tanışmak isterdim. Belki spekülatif yazına daha erken ilgi duymamı sağlardı.
Kült – Orkun Uçar
Kült, psikedelik punk bilimkurgu olarak geçiyor. Alt türlerde eser vermek hem cesaret hem de yetkinlik istiyor. Özgün ve cesur bir çalışma olduğu için bu listeye almak istedim. Klasikten şaşmayanlara yeni zihin kapıları aralayabilir.
On’un Tercihi söyleşi serisindeki diğer yazılara ulaşmak için buraya tıklayın.




