Hepimizin aklına şu soru gelmiştir: Dünya durursa ne olur? Dünyamız bir anda dönmeyi bırakırsa, gezegenimizin yüzeyinin çoğu için bu, büyük bir felaket olur. Hissetmesek bile hepimiz Dünya dönerken gezegenle birlikte hareket ediyoruz. Ekvator’da bu, saatte yaklaşık 1.609 km hıza çıkıyor. Gezegeni bir anda durdurursanız, üzerinde olan her şey aniden doğuya doğru uçar. İnsanların, evlerin, ağaçların, kayaların ve çok daha fazlasının saatte yüzlerce kilometre hızla yana doğru fırladığını düşünün. Sonrasındaysa, gezegen kadar hızlı dönen yüksek hızlı rüzgârlar, yüzeyde geriye kalanları silip süpürürdü.
Yavaşlama daha kademeli bir şekilde gerçekleşirse, sonuçlar yine oldukça çarpıcı olur. Fakat daha uzun bir süre içerisinde ortaya çıkar. Fark edeceğimiz ilk şey, Güneş’in artık bir gün boyunca gökyüzünde dolaşmadığı olacaktır. Güneş’in görünürdeki hareketi, Dünya’nın dönüşünden dolayı meydana gelir. Eğer gezegen durağan olsaydı, tek bir günün yarım yıl sürmesi gerekirdi.
Alışkın olduğumuz yirmi dört saatlik günler olmasaydı, biyolojik sirkadiyen ritim düzenimiz tamamen geçersiz olurdu. Vücudumuza ne zaman uyuyup ne zaman uyuyacağını bildiren ritmik hücresel süreçler, kısmen güneş ışığına bağlıdır. Arılardan ağaçlara kadar dünyada yaşayan birçok canlı, yaşamlarını sürdürmek için sirkadiyen ritimlere bağlıdır. Bu döngüleri değiştirmek normal davranış kalıplarını darmadağın eder.
Dünya üzerindeki atmosferik modeller de gezegenin dönüşüne doğrudan bağlıdır. Gezegen dönmeyi bırakırsa, hava akımlarının hareket etme şeklini büyük ölçüde değiştirir. Bugün yaşadığımız rüzgâr modelleri, dünya çapında yağışların ve sıcaklıkların artmasında önemli bir rol oynar. Hava akımlarındaki herhangi bir değişiklik, örneğin ormanların şu anda bulunduğu yerlerde çöllerin çiçek açmasına veya donmuş tundranın tekrar yaşanabilir hale gelmesine sebep olur. Sonuçlar, belirli yaşam alanlarına bağlı tüm canlılar için felaket olabilir.
Dünya durursa ne olur? Dönmeyen bir Dünya aynı zamanda kasırgaların sonu demektir. Dönen devasa fırtınalar, gezegenin dönüşünden kaynaklanan Coriolis kuvvetleri tarafından meydana gelir. Büyüyen bir fırtınanın alçak basınç alanına çekilen rüzgârlar, Kuzey Yarımkürede saat yönünün tersine ve Güney Yarımkürede saat yönünde dönerek bir kasırgayı tanımlayan spiral çizgilerin ve merkezi gözün ortaya çıkmasına sebep olur. Bu süreç, fırtınaların bu kadar güçlü bir hale gelmesinin sebeplerinden biridir.
Fakat sabit bir gezegen aynı zamanda manyetik alanımızın sonu anlamına gelir. Bilim insanları manyetik alan mekanizmaları konusunda hâlâ belirsizlikler yaşasa da, manyetik alanın Dünya’nın sıvı metal çekirdeğinin hareketleri sonucunda oluştuğunu düşünmektedir. Bilim insanları buna “dinamo” adını veriyor ve bunun sonucu, gezegenin etrafında kıvrılan görünmez manyetik alan çizgilerinden oluşan bir ağ oluyor.
Manyetik alanı kaybetmenin sonuçları, artık pusula ile gezinememekten çok daha kötü şeylere sebep olacaktır. Dünyanın manyetik alanı, diğer şeylerin yanı sıra bizi kozmik ışınlardan ve Güneş’ten gelen elektromanyetik fırtınalardan korumaktadır. Bu koruma olmaksızın Dünya’da yaşamanın imkânsız olacağı kesindir.
Sitedeki diğer ‘Kimdir Nedir?’ yazılarını okumak için tıklayınız: Kimdir Nedir?